24 Ocak tarihinde demokrasi şehidimiz Uğur Mumcu'yu anıyoruz...
Uğur Mumcu’dan mektup var! Tam 15 yıl 2 gün önce kalleşçe öldürülen Uğur Mumcu, 25 Ağustos 1975’te “Sesleniş” isimli o meşhur yazısını yazmıştı. Cumhuriyet devrimi yolunda ölenlerden söz ediyor ve (Zülfü Livaneli’nin o dönemde çok bilinen şarkısının sözlerinden yola çıkarak), onların ağzından “Unutma bizi” diyordu...Dün Atatürkçü Düşünce Derneği’nin Uğur Mumcu anısına Konya’da düzenlediği “Cumhuriyet Devrimleri ve Şehitler” konulu konferansın konuşmacısıydım. Konya’ya gitmeden önceki son gece, rüyamda Uğur Abi’yi gördüm...Heyecanlanıp, “Abi... Oralardan Türkiye’nin bugünkü hali nasıl görünüyor? Eğer o yazıyı bugün yazsaydın, neler derdin” dedim... Rüyanın gerisini hatırlamıyorum ama ertesi sabah bilgisayarımı açtığımda “umumcu@ötedunya.com”dan gelmiş bir mektubun beni beklediğini gördüm.Uğur Abi beni kırmamış ve bugünkü duygularını paylaşmıştı...İşte o mektup:***“Sesleniş (2)Vurulmuştuk, asılmıştık öldürülmüştük...Bizim de sevdalarımız, hırslarımız, zaaflarımız vardı...Biz de bilirdik, tuttuğumuz taşı altına çevirmeyi!Ama zor bir işe soyunduk ve bu dibi delik dünyayı adam edebileceğimizi düşündük!Bunun için de binlerce genç yürek, el ele verdik...Ölüp gidebilirdik; göze almıştık bunu...Tek korkumuz unutulmaktı; o yüzden ‘unutma bizi’ demiştik sana...Ama sen küçük çıkarların peşine düşüp, bizi unuttun ey halkım, affetmem seni!***Yoksulluğun bükemediği bileklerimize takılan çelik kelepçelere aldırmadık...İşkence hücrelerinde çektiğimiz acılar yakmadı canımızı, senin yaktığın kadar! İsteseydik, bizim de diplomalarımızı, mor binlikler getiren birer senet gibi kullanabileceğimizi... Ama bunu yapmadığımızı...Senin pırıl pırıl bir dünyada yaşamanı sağlamak için öldüğümüzü unuttun ey halkım...Hain güçlerin oyuncağı ettin kendini...Beyaz camdan, gazetelerden, sinemalardan yaptıkları dolduruşa kandın...Nereden geldiğini, kim olduğunu, neler yapabileceğini düşünmedin uzun bir zamandır...Sana söylenen her yalana inandın...İşte biz asıl, senin bu hallere düştüğünü görünce öldük ey halkım, affetmem seni... ***Fidan gibi genç kızlar, bugün bir metrekare bez parçasıyla kafese kapattı, geleceğimiz kadar parlak saçlarını...Hayat, şakırdayan bir şelale gibi değil; doldurulmaktan korkulan bir beyaz defter sayfası gibi duruyor önlerinde...En az bizim kadar saf ve temizler...Onlar da yirmi yaşında, yirmi bir yaşında, yirmi iki yaşında...Onlar da işkencecilerin acımasız ellerine terk edilmiş halde...Ama bizden tek farkları, bunun farkında bile olmamaları!Çünkü küçücük yürekleriyle direnebileceklerini asla öğretmedin onlara...Bu yüzden yobazın, din tacirinin suratlarına karşı bahar çiçekleri gibi, taptaze inançla fırlatıp atamıyorlar duygularını. Biz bu teslimiyet için mi can verdik ey halkım, affetmem seni!***Bağımsızlık, Mustafa Kemal’den armağandı bize. Sırf sen eski karanlık günlere dönme diye...Sırf zincirlerini kır, insan gibi yaşa diye...Ölmeyi bile göz alıp, ölmüştük sonunda...Hiçbir zaman; Kemalizm’i anayasadan çıkarmaya çalıştıklarında seyirci kaldığın o günkü kadar ölmemiştik ama!‘Özgürlük’ diyerek, ‘demokrasi’ diyerek kırmızı beyaz bayrağı yeşile boyamak isteyenlere kandın ey halkım, affetmem seni!***Egemenliğimiz; ABD Başkanı’nın iki dudağı arasında artık...Ülkemizi savunmak için bile izin almamız gerekiyor o şımarık işgalciden...Kurtuluş Savaşı’nda emperyalizme karşı dalgalandırdığımız bayrağımızı daha da dik tutabilmek değil miydi senin görevin oysa? Sen bunu bile sineye çektin, kabullendin, isyan etmedin... Kurtuluş Savaşı kahramanlarına ihanet edenlere seyirci kaldın ey halkım; affetmem seni!***‘Birinci vazife’ni unuttun ey halkım...Aziz vatanın bütün kaleleri zaptediliyor tek tek... Bütün tersanelerine giriliyor!Ülkemize can veren dev şirketler, en değerli araziler, bankalar, sakallı-kefiyeli Arap şeyhlerine satılıyor ‘babalar gibi!’Millet, fakr-ü zarurete düşmüş; resmi yoksul sayın, 12 milyon kişi...Hepsi, iktidarın dağıtacağı üç-beş çuval kömüre, erzağa muhtaç!Sen, bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifeni unuttun ey halkım; affetmem seni!***İşte bu yüzden, biz şimdi burada yastayız...“Madem böyle olacaktı, biz neden öldük o zaman” diye hayıflanıyorsak; namerdiz!Sadece; “Ah... Biz hâlâ yaşıyor olmalıydık” diye isyan içindeyiz ey halkım, affetmem seni... Affetmem seni... Affetmem seni...”
Gazetevatan M.Mutlu
18 Ocak 2009 Pazar
31 Aralık 2008 Çarşamba
Hoşgeldin 2009
Yeni yılın Türk milletine hayırlı olmasını;sağlık,huzur ve mutululuk getirmesini dileriz.
Yeni yılda da Kemalizmin ışığında verdiğimiz aydınlık mücadelesini devam ettireceğiz.
Özel Trakya Lisesi Atatürkçü Düşünce Kulübü
Yeni yılda da Kemalizmin ışığında verdiğimiz aydınlık mücadelesini devam ettireceğiz.
Özel Trakya Lisesi Atatürkçü Düşünce Kulübü
21 Aralık 2008 Pazar
Öğretmen Asteğmen Kubilay'ı Anıyoruz...
1906 yılında İzmir'de doğan Mustafa Fehmi, İzmir Öğretmen Okulunda okurken Kubilay adını aldı. Öğretmen olduktan sonra çeşitli yerlerde görev yaptı. 1929 yılında vatani görevini yapmak üzere askere alındı. Kubilay, Cumhuriyete, Atatürk İlke ve Devrimlerine yürekten bağlı bir Türk Genciydi. Devrimleri korumak uğruna şehit olduğunda henüz 24 yaşındaydı. ŞEYH ESAT VE YANDAŞLARIOlay,zamanın Nakşibendi tarikatının lideri Şeyh Esat ve yandaşları tarafından planlanmış ve Menemende uygulamaya konulmuştur. Şeyh Esat’ın Manisa’da Nakşibendi tarikatını yaymakla görevlendirdiği Laz İbrahim’in yönlendirdiği Manisa tarafından gelen, dördünün adı Mehmet ikisinin de Hasan olan yobazlar; 23 Aralık 1930 da sabah namazından sonra camiden aldıkları Yeşil Sancağı yola dikerek silah zoruyla etraflarına adam toplamaya çalışırlar. Katılmak istemeyenlere 70 bin kişilik bir Halife Ordusunun beklediğini ve onların öncü olduklarını belidirler. İstedikleri şeriattır. Karşı çıktıkları Cumhuriyettir, Atatürk ilke ve Devrimleridir.BİZE KURŞUN İŞLEMEZBöylece tekbir getirerek sancağın etrafında dönmeye başlarlar. “Şapka giyen kafirdir, din elden gidiyor, saltanatı geri getireceğiz” diyerek bir isyan hareketi başlatmak isterler. Menemen’de yedek subay öğretmen olarak görev yapmakta olan Kubilay bu hareketi bastırmak için bir manga askerle olay yerine gelir. Askerlerin yanından ayrılarak tek başına yobazların arasına girip, sert bir davranışla teslim olmalarını ister. Yobazlardan biri ateş ederek Kubilay’ı yaralar. Karşıdan bunu gören askerler ateş açarlar. Fakat tüfeklerinde öldürücü etkisi olmayan manevra fişekleri vardır. Bu yüzden yobazlara tesir etmez. Böylece: "bize kurşun işlemiyor” diyerek halkı kandırmaya çalışırlar.KUBİLAY'IN ÖLÜMÜDerviş Mehmet isimli yobaz yaralı olarak kaçmaya çalışan Kubilay’ı ensesinden bir bağ bıçağı ile keserek başını bayrak direğine asar. Bu sırada Şevki ve Hasan isimli mahalle bekçileri yobazlara ateş açarlar. Çıkan silahlı çatışmada gericilere ateş açan bel vurularak öldürülürler. Olay, alaydan gelen takviye birliklerince bastırılıp elebaşları öldürülür. 30 Aralık’ta Bakanlar Kurulu Kararıyla Menemen, Manisa ve Balıkesir’de sıkıyönetim ilan edilir.DİVANI HARP MAHKEMESİGeneral Mustafa Muğlalı başkanlığında kurulan Divan Harp Mahkemesinde 41 kişi suçlu görülerek çeşitli cezalara çarptırılır 36 sanık hakkında ise idam cezası verilir, Ölüm cezası verilenlerden bazıları yaşı küçük veya çok yaşlı olduğu için idam cezasından kıırtulur. 28 kişi ise 3 Şubat 1931 de Menemen’de kurulan dar ağaç asılarak idam edilirler.Görüldüğü gibi bu olay çok büyük bir kitle hareketi, bir toplu isyan değildir. Halkın büyük bir çoğunluğu olaylara hiç karışmamıştır. Karışan suçlular da yargılanarak en ağır cezalara çarptırılmışlardır. Zaten bu kişilerin büyük bir kısmı da Menemen’li değildir. Eylemi başlatanlar o sabah Menemen’e dışardan gelen kişilerdir. GAZİ'NİN ORDUYA TAZİYENAMESİMenemen’de ahiren vukua gelen irtica teşebbüsü esnasında Zabit Vekili Kublay Beyin vazife ifa ederken duçar olduğu akıbetten Cumhuriyet ordusunu taziyet ederim. Kubilay Beyin şehadetinde mürtecilerin gösterdiği vahşet karşısında Menemen’deki ahaliden bazılarının alkışla tavripkâr bulunmaları, bütün cumhuriyetçi ve vatanperverler için utanılacak bir hâdisedir. Vatanı müdafaa için yetiştirilen; dahilî her politika ve ihtilâfın haricinde ve fevkinde muhterem bir vaziyette bulunan Türk zabitinin mürteciler karşısındaki yüksek vazifesi vatandaşlar tarafından yalnız hürmetle karşılandığına şüphe yoktur. Menemen’de ahaliden bazılarının hataları bütün milleti müteellim etmiştir. İstilânın acılığını tatmış bir muhitte genç ve kahraman Zabit Vekilinin uğradığı tecavüzü milletin bizzat cumhuriyete karşı bir suikast telâkki ettiği ve mütecasirlerle, müşevvikleri, ona göre takip edeceği muhakkaktır. Hepimizin dikkatimiz bu mes’eledeki vazifelerimizin icabatını hassasiyetle ve hakkile yerine getirmeğe matuftur. Büyük ordunun kahraman genç zabiti ve Cumhuriyetin mefkûreci muallim heyetinin kıymetli uzvu Kublay Bey, temiz kanı ile cumhuriyet hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır. Reisicumhur Gazi Mustafa KemalİSMET İNÖNÜ'NÜN MESAJI“Kubilay devrim uğruna, vatan sevgisi ve bütünlüğü yolunda yalnız başına kuvvet hesabı yapmayan bir idealist vatanseverin örneğidir. Kubilay, millet yolunda canını her an fedaya hazır olan gelenekse Türk yaradılışının müstesna bir abidesidir.”
Bir yaprak düştü 1930'da
Yemyeşil,körpe,gencecik
Menemen civarlarında
Sadece yirmi dört yaşında
Bir yaprak daha düştü bugün
Yobazlar nasıl kıydı sana
Toprağı boyadılar ala
Oysa sen onları sadece uyarmıştın
Bir yaprak daha düştü yarınlara
Gençler uyutulmuş,senden bir haber
Tarih kitaplarında adın geçmez olmuş
Halbuki sen,bizim için vermiştin canını
Kubilaylar ölmedi, Kubilaylar ölmez, Kubilaylar ölmeyecek..
MİTİNG DUYURUSU
"Kubilay’ı Anma Gününde Menemen’de Buluşalım" Saat 10:00’da başlayan "Kubilay’ı Anma" resmi törenlerinden sonra 23 Aralık 2008 Salı günü 12:30-15:30 saatleri arasında Menemen Büyük Park Önü meydanında miting yapılacaktır.Tüm Atatürkçü dostları bekliyoruz.
Atatürkçü Düşünce Derneği
Bir yaprak düştü 1930'da
Yemyeşil,körpe,gencecik
Menemen civarlarında
Sadece yirmi dört yaşında
Bir yaprak daha düştü bugün
Yobazlar nasıl kıydı sana
Toprağı boyadılar ala
Oysa sen onları sadece uyarmıştın
Bir yaprak daha düştü yarınlara
Gençler uyutulmuş,senden bir haber
Tarih kitaplarında adın geçmez olmuş
Halbuki sen,bizim için vermiştin canını
Kubilaylar ölmedi, Kubilaylar ölmez, Kubilaylar ölmeyecek..
MİTİNG DUYURUSU
"Kubilay’ı Anma Gününde Menemen’de Buluşalım" Saat 10:00’da başlayan "Kubilay’ı Anma" resmi törenlerinden sonra 23 Aralık 2008 Salı günü 12:30-15:30 saatleri arasında Menemen Büyük Park Önü meydanında miting yapılacaktır.Tüm Atatürkçü dostları bekliyoruz.
Atatürkçü Düşünce Derneği
1 Kasım 2008 Cumartesi
Cumhuriyet Bayramı Kutlu Olsun
Atatürk gençliği olarak Cumhuriyetimizin 85.yılında da görev başındayız.
Cumhuriyetin ve devrimlerin bekçisi....
Bağımsızlığın kendisiyiz...
Cumhuriyet kazanımlarından vazgeçmemeye kararlı Türk ulusunun CUMHURİYET BAYRAMINI kutlarız....
Cumhuriyetin ve devrimlerin bekçisi....
Bağımsızlığın kendisiyiz...
Cumhuriyet kazanımlarından vazgeçmemeye kararlı Türk ulusunun CUMHURİYET BAYRAMINI kutlarız....
4 Ekim 2008 Cumartesi
Terörü Lanetle Kınıyoruz
Bugüne kadar iki defa bölücü terör örgütünün saldırısına uğramış Aktütün Karakolu dün gece yine hainlerin hedefi olmuştur.
Hain saldırılar sonucunda 15 Askerimiz şehit olmuş,21 askerimiz de yaralanmıştır.Operasyonlarda 23 terörist ise ölü olarak ele geçirilmiştir.
Aynı topraklarda kardeşleri birbirine düşürmek isteyenler bilmelidirki başaramayacaktırlar.
Dış güçlerden aldığı paralarla geçinen terör örgütü bilmelidir ki şerefli Türk milleti vatanından vazgeçmeyecektir.
Atatürk gençliği olarak bizler hain saldırıyı ve terörün her türlüsünü nefretle kınıyoruz.
Saldırıda şehit düşenlere Allah'tan rahmet ailelerine sabır diliyoruz.
Türk milletinin başı sağolsun.
Özel Trakya Lisesi Atatürkçü
Düşünce Kulübü
Hain saldırılar sonucunda 15 Askerimiz şehit olmuş,21 askerimiz de yaralanmıştır.Operasyonlarda 23 terörist ise ölü olarak ele geçirilmiştir.
Aynı topraklarda kardeşleri birbirine düşürmek isteyenler bilmelidirki başaramayacaktırlar.
Dış güçlerden aldığı paralarla geçinen terör örgütü bilmelidir ki şerefli Türk milleti vatanından vazgeçmeyecektir.
Atatürk gençliği olarak bizler hain saldırıyı ve terörün her türlüsünü nefretle kınıyoruz.
Saldırıda şehit düşenlere Allah'tan rahmet ailelerine sabır diliyoruz.
Türk milletinin başı sağolsun.
Özel Trakya Lisesi Atatürkçü
Düşünce Kulübü
12 Eylül 2008 Cuma
Dil Bayramı Kutlu Olsun
Türk demek Türkçe demektir.Ne mutlu Türküm diyene.
İşte böyle diyordu Mustafa Kemal Paşa....
Bizler Türk gençliği olarak Türkçe giderse Türkiye'de gidecektir,diye düşünmekteyiz.
Biliyoruz ki Türkçe'ye sahip çıkmalıyız.ODTÜ'de öğrenci toplulukları yaptığı araştırmalarda bazı kelimelere Türkçe karşılıklarını bulmuştu.İşte o kelimeler:
web: ağ. viraj: dönemeç. tripleks: üç katlı. trend: eğilim. transparan: saydam. trekking: dağ yürüyüşü. şov: gösteri. printer: yazıcı. prodüksyon: yapım. deep-freeze: derin dondurucu. defans: savunma. dejenerasyon: yozlaşma. deklârasyon: bildirge. dekont: hesap belgesi. demonstrasyon: gösteri. dijital: sayısal. call center: çağrı merkezi. catering: yemek hizmeti. çip: yonga. bariyer: engel. bodyguard: koruma. brick game: tuğla oyunu. brifing: bilgilendirme. absürt: saçma. adaptör: uyarlayıcı. adisyon: hesap. akualand: su bahçesi. antre: giriş. aroma: hoş koku
Bu kadar güzel sözlerimiz varken dilde Türkçülüğü savunanlar olarak yabancı dil özentiliğini bırakmaya davet ediyoruz.Türkçe tabelalar istiyoruz.Vatandaşı Türkçe'ye davet ediyoruz.
26 Eylül Dil Bayramı Kutlu Olsun...
İşte böyle diyordu Mustafa Kemal Paşa....
Bizler Türk gençliği olarak Türkçe giderse Türkiye'de gidecektir,diye düşünmekteyiz.
Biliyoruz ki Türkçe'ye sahip çıkmalıyız.ODTÜ'de öğrenci toplulukları yaptığı araştırmalarda bazı kelimelere Türkçe karşılıklarını bulmuştu.İşte o kelimeler:
web: ağ. viraj: dönemeç. tripleks: üç katlı. trend: eğilim. transparan: saydam. trekking: dağ yürüyüşü. şov: gösteri. printer: yazıcı. prodüksyon: yapım. deep-freeze: derin dondurucu. defans: savunma. dejenerasyon: yozlaşma. deklârasyon: bildirge. dekont: hesap belgesi. demonstrasyon: gösteri. dijital: sayısal. call center: çağrı merkezi. catering: yemek hizmeti. çip: yonga. bariyer: engel. bodyguard: koruma. brick game: tuğla oyunu. brifing: bilgilendirme. absürt: saçma. adaptör: uyarlayıcı. adisyon: hesap. akualand: su bahçesi. antre: giriş. aroma: hoş koku
Bu kadar güzel sözlerimiz varken dilde Türkçülüğü savunanlar olarak yabancı dil özentiliğini bırakmaya davet ediyoruz.Türkçe tabelalar istiyoruz.Vatandaşı Türkçe'ye davet ediyoruz.
26 Eylül Dil Bayramı Kutlu Olsun...
Özde Türkçe Sözcükler
Bek > Pek : sıkı, sağlam, katı Pekiştirmek: Sağlamlaştırmak, pekitmek, katı hale, yoğun hale getirmek.Türkçe olan bu kökten türeyen kimi söcükler;Peksimet: Nişanyan'da kökeni tam verilememiş, yine oraya buraya çekmeye uğraşmış.Peksimet sözcüğü "bence"; Peksi + etmek (ekmek) sözcüklerinden geliyor. => Peksietmek: Peksi; pek gibi, sertvari, katıcıl ekmek türü. Petsi etmek oğurla; peksimet olmuş.Bizim Türkmen köyünde sert biçimde yapılan ve sütle ya da şekerli suyla yumuşatarak yenen ve öz be öz Türkmen ekmeği olan bir tür ekmeğe "Beksimet" derler, bunu ordan burdan almış olma olasılığımız Nişanyan'ın tarafsız olma olasılığıyla eşittir.
Pakt, Bant (bend) sözcükleri de Türkçe Ba- (bağlamak) kökünden gelir;Türkçe ; Ba-; < ekiyle =""> Bag (bağ)Bag'dan adlardan eylem türeten -la ekiyle => Bagla- .Bag; bağlanmış şey demektir ki ingilizce'deki "Bag" Flamanca'daki "Pak" Türkçe Bag'dan gelir, anlamları "bohça, çıkın"dır, bugün "çanta" anlamında da kullanır ingilizler, yine Frenkler Pak sözcüğüne küçültme eki olan -ette (-et) takmışlar küçük bohça anlamında "paket" sözcüğünü uydurmuşlar.Kökeni Türkçe'dir.Ban- : Ba- eyleminin dönüşlü biçimidir, Ban- ; bağlan, sarın, dolan-, sarmalan- anlamlarına gelir, ettirgen biçimi de ; Banıt- ya da Bant-'tır; tıpkı Yont-, Çent- gibi...Bant: öz be öz Türkçe'dir, ba- : bağla'nın dönüşlü etirgen biçimidir, sarmalanmak, dolanmak, anlamına gelir.Kam: Kam > Kamuğ (kamu) ; hep, bütün, tüm demektir öz Türkçe'dir.Nasıl ki Türkçe "Kan" sözcüğü Farsça'ya ve diğer dilere "Han" olarak geçmiş ise, öz Türkçe "Kam" sözcüğü de Farsça'ya ve diğer hint-avrupa (tamamen uydurma bir kuramdır, norveççe ile tacikçenin ne ilgisi var?) "Ham-Hem" diye geçmiştir.Diğer sözde hint-avrupa dillerine geçen türevleri => Farsça "Ham" , Yunanca "Homo"dur.Latince "Con-Com" da Türkçe Kam'dan başkası değildir.Türkiye Türkçesindeki "Hep-Hepsi" Azerice'de "Ham-Hamısı" biçimindedir, diğer Türk dillerinde de Kam Kamu sözcükleri kullanılır.Azerice Hamı, Türkçe Hemi > Hepi > Hepsi > Hep gibi bir evrilime uğramıştır.Hamısı > Hemisi > Hepisi > Hepsi ...
Yine Türkçe olan Kamun (toplucak, kambirge, hep beraber) sözcüğü de piç dil Latince'ye Common olarak geçmiştir, bugün diğer Türk dillerinde, Kamun (Kamın) hepberaber, hep birlikte anlamında kullanılır, Azerice'deki biçimi Hamıncak-amın'dır, örnek; "Hamın gedek" (kamun gedek, hep beraber gidelim) gibi...Latince de Osmanlıca gibi uydurma ve kırma bir imparatorluk dilidir, tüm imparatırlouk dileri gibi uyduyrma olduklarından, kırma olduklarından da yine tüm imparatorluk dilleri gibi ölmüşlerdir.Latince'de sanılansan çok daha fazla Türkçe sözcük vardır, Yunanca için de aynı durum söz konusudur.Yunanca olduğu savlanan Polic okunuşu Polis sözcüğü de Türkçe'dir.Bildiğiniz gibi eski Türkçe'de ; şehir, kent anlamına gelen sözcük Balık'tır.Bu öz Türkçe sözcük devlet nedir şehir medeniyeti nedir bilmeyen Yunanca'ya geçmiştir doğal olarak, ancak Yunanca denen ses yoksunu kıt dilde Türkçe'deki Iı olmadığı için Balık sözcüğündeki Iı mecburen İi'ye dönmüştür, ve Balık olmuştur > Bolik Bolik sözcüğü de oğur içinde, Bolik > Polik dönüşümüne uğramıştır,Yunanca ve Latince'de çok görülen bir galat-ı meşhur (genel yanlış) vardır, Yunanca ve Latince'de İnce seslilerle Cc harfi kullanılır ve K okunurdu, kalınlarka K kullanılırdı, a ve u ile de Q kullanılırdır.Buradan da anlıyoruz ki Polic sözcüğündeki C harfi S değil, Yunanca ve Latince'nin kendi öz kuralarına göre K okunmalı çünkü Polic'teki son ses İi yani ince, demek ki bu sözcük eski Yunanca'da Polis değil Polik idi, bu durum kimi Yunanca sözcülerde de görülür, Yunanlılar atalarının dilini bile bilmezler, meselâ Yunanca Kinema : Hareket kökünden gelen ve aslında Kinema olan sözcük nasıl ki Sinema olmuşsa, Polik de aynı galat-ı meşhur ile Polis olmuş, bu C'lerin S okunması olayı çok yenidir ve batılıların uydurmasıdır, ne yunanlar ne de latinler C'leri S okumamıştır, her oğur C'ler K okunur ve ince seslilerle kullanılır.Balık > Bolik > Polik > uydurmayla Polis Bu durumda uyduruk fantastik tarih ve dil uyduran batılılara önerim yine Türkçe Kam sözcüğünü de Latince'de Kom değil Som okusunlar, yazılışı Com'dur çünkü.Yine Barınmak eyleminden gelen; "Bark" ; içinde barınılan yer, mesken, kale, surlarla çevrili mekan sözcüğü diğer dillere şu biçimlerde geçmiştir;Frenkçe'ye => bourg ; kale, surla çevrili kent Cermen dillerine => burg - borgArapça'ya => burc (yedi yıldızlı meşhur konukevi Burc'el Arab: Arap Burcu-Kalesi)Aramca'ya => burgaYunanca'ya => pirgosHint-İran dillerine => PurBiçiminde girmiştir, ne hikmetse tüm bu dillerde ilgili sözcüğün kökeni yoktur, oysa Türkçe'de Bark ; içinde barınılan yer, kale, surlarla çevri yer demektir.Köktürk döneminde etrrafı çevrili hane, türbe anlamlarında da kullanıomıştır, yine içinde barınılan yer konut anlamına da gelir => ev bark sahibi olmak vb...Göteborg'daki borg, Nişabur'daki bur, Strazburg'daki burg, Burjuva'daki burj, Singapur'daki pur, ve benzerleri Türkçe Bark'tan gelmedir, değil diyen ilgili dillerde tutarlı bir köken gösterir.Latince olduğu söylenen Aqua sözcüğüde eski Türkçe Akıg > Akığ > Akı günümüze akı diye uyarlanabilecek olan "sıvı" sözcüğüdür.* Eski Türkçesi Yavuru olan Yavru sözcüğü, genç, taze demektir, yine Türkçe'deki Ya-; hayat sürmek, yaşa-mak kökenide dayanır.Yaş: Diğer Türk dillerinde genç, anlamına da gelir, taze demektir.Bir diğer anlamı Yaş-anan süreyi bildirir.Bu sözcük Türkçe'den Avestaca'ya Yavan biçiminde girmiştir, diğer dillerde de, jön, yuven, young gibi türeleri vardır,Farsça'ya geçmiş biçimi olan Civan da bu sözcüğün Türkçe olduğu savını güçlendirir, çünkü hint-iran dilleri arasında c>y dönüşümü yoktur, bu dönüşüm sadece Türk dilleri arasında vardır, bizdeki yıl altaylarda cıl olur gibi... yaşa da caşa'dır.Yavru > Cavru (javuru, cavuru) olduğuna göre demek ki Farslar Altay dolaylarındaki bir Türk dilinden, avestaca ise Oğuzca'dan almıştır.hint dilleri arasında hiçbir biçimde y>c dönüşümü olmayıp sadece bu sözcükte olması mümkün değildir.
Köktürkçe'de Üküş; çok demektir, bir diğer anlamı da yığık, yığılmış birikçiş demektir.Üküş > Ukuş Ukum > KumUkura- ; Kura- ; toplanmak, yığışmakÜkümen - Ukuman: İnsan, topraktan yaratılmış canlı. Moğolca'da Kümün ; insan demektir.Kökeni Türkçe-Ana Altayca olan bu sözcük, Moğolca'da Kümün, batı dilerinde de Human biçiminde yaşamaktadır.Latince'de Humus; toprak demektir, Türkçe "Kumuz" (kum ile aynı kökten ki kum ile toprak aynı şeydir, toprak dağılgan haline denir.)Türkçe Bö- ; şişmek, kabarmak demektir.Börtü; ısırgan böceklerin genel adı, ısırdığında kabartan, şişiren böcekler.Böcü; şişirici, kabartıcı, Anadolu Türkmen ağızlarında Böce yani böcek.Bög: önad yapma eki -g ile, Anadolu Türkmen ağızlarında Böğü- Bövü - Böv DLT'de Böğ, bir tür büyük örümcek, tarantula.Börtülek > Börtlek > Pörtlek: kabarık, şişkintili.Bömbük - Bömbek: Eski Türkçe, bir çeşit top.Moğolca'da Bömbüg, Tıvaca'da Bömbek => "Top" demektir.Franszıca olduğu söylenen "Bombe" bal gibi Türkçe'dir.Bakalım Nişanyan ne demiş; Bombe: ~ Fr bombé a.a. <> Apater > Pater > Pader > Peder = Father vb...Apa > papaApa, bildiğiniz gibi baba demektir ki bugünkü Baba da oradan gelir.Hatta anımsadığım bir yazıt "Eçüm Apam..." diye başlar; eçü; ece; saygıdeğer büyük demektir, Apam da babam.Ata deyince yalnızca erkekler anlaşılmaz, Atalarımız deyince kadın olanları da anlarız, dolayısıyla Ata; ced, ecdad demektir, kadın olanları da kapsar, sadece erkeleri belirten sözcük Apa'dır.Latince "operari" ; iş yapmak, emek vermek olarak geçer.Bu kökten türetilen sözcükler ; operasyon, opus, vb.'dir Opus (iş) sözcüğünün kökeni de Oper'dir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)